11 Aralık 2012 Salı

süslü püslü

SÜSLÜ PÜSLÜ YENİ ÇEKİLİŞ YAPIYOR

Süslü Püslü Blog yine çok güzel bir çekiliş yapıyor. Oxford ayakkabı 38 numaradır.

Umarim bu çekilişteki ayakkabı bana çıkar :)

31 Aralık 2011 Cumartesi


Bir zamanlar eskiden yani çoook eskiden Türkiye'ye gelmeden önce yıl başını kutlardım ailemle beraber. Kutlardım derken dini bi inançla falan değil sadece alışılagelmiş gelenek gibi, sıcak aile gece saat 12ye gelmeden önce mutlaka sofra hazırlanarak(bu arada sofradaki vazgeçilmez olmazsa olmazlardan biride Mandarinalar ve benim en sevdiğim Olivye salatası v.s.) ve canım ailemle beraber geçirirdik yıl başı gecelerini.

Belki de bu yüzden son 3 yıldır Yeni yıl kavramı, Yıl başı kutlamaları benim için çok yabancı bir duygu oldu şimdilerde.

Hele de bu sene benim için bi hayli zor geçti. Öncekilerine göre daha stresli bir yıldı. Sorunlarla uğraşmaktan sağlığımı, ailemi, etrafımdakileri, kendi hayatımı ihmal etmiş olabilirim de. Bazen de düşeriz ve bunun asıl sebebini anlamak zaman alır. En büyük komutanların bile kaybettiği savaşlar vardır.

Bütün yıl yeni şeyler yapmak için çalıştım. Düştüm, kalktım, hata yaptım, yanlış kararlar -seçimler yaptım. Sorun değil! Sonuçlarıyla yüzleşir ve eski hatalarımı yapmamak üzere yeni bir başlangıç yaparım.

Bugünkü aklım olsaydı dün yaptıklarımı yapmazdım, fakat dün yaptıklarımı yapmasaydım, bugünkü aklım olmazdı. O yüzden, yavaş ve kararlı doğru adımlarla, önceki hatalarımın dersini alarak yeni bir 365 güne Merhaba deme zamanı şimdi.

Yeni bir gün veya bir sonraki pazartesi bile yeni ve iyi şeyler yapmak için teşvik eder!

FISTIK gibi bir yıl geçirelim İNŞALLAH!

29 Aralık 2011 Perşembe

Yoğun bir tempo, ödev-sunum-proje bitirme telaşı: malum sınavdan önceki son haftadayız. Bu blog işi de zaten Ahmet Hocamızın verdiği ödevlerinden biriydi. Düzenli olarak buraya yeni yazılar eklememiz gerekiyordu, fakat zaman mekan istek sınırlılıkları olduğu için uzun süredir bir şeyler karalamıyorum. Bugün de, değerli Ahmet hocamızın dersinde yararlı ve ilgimi uyandıran bazı konular dikkatimi çekti. Buradan da sizlerle paylaşmak istedim böylece. 
Örneğin, çok CREATİVE bir kaynakça  commoncraft.com Günümüzdeki tüm modern teknoloji kavramlarını kısa ve net, açıklayıcı bir şekilde  anlatan videoların hazırlandığı bir site. Site hakkında bilgi araştırırken Site ve yapımcıların bulunduğu yer SEATTLE'mış. Bu haber beni şaşırttı diyebilirim. Nasıl olsa yazın Seattle'daydım. 
Hazırladıkları videolar benim beğenimi kazandılar. Örneğin bugun derste izlediğimiz Viki konusuna farklı bir yaklaşım ve açıklayıcı bir benzetme ile Viki konusunu çok iyi irdelemişler.
yada benim geçen haftaki sunum ödevleimden biri olan Mikroblog ve mikroblogun servisi olan Twitter'i de çok güzel anlatmışlar. Keşke bu siteyi daha önce keşfetseydim de sunum ödevlerime de eklerdim bu videoları :)

17 Aralık 2011 Cumartesi

ŞAŞIRT BENİ GOOGLE!


Bir arama motoru olarak tanımıştım Google’ı. Sonra da en güvenilir e-posta hizmeti sunmaya başladı. Git gide daha da genişledi kendi tarzında reklam sektörü yarattı. Google+ sosyal ağı, Google Beta (http://print.google.com), (http://www.google.com/alerts) gibi birçok kullanışlı araçlara el atmış bir teknoloji devine dönüştü. Şimdilerde ise her gün Arama motorundan çıkan sürprizlerle beni iyice şaşırtıyor. 

Mesela dün öğrendiğim çok güzel yeniliklerinden biri de : LET IT SNOW (kar yağsın)

Google’ın yeni yıla özel tasarladığı bir sürprizi :) Google arama motoruna LET IT SNOW yazın ve 5-10 sn. sonra ekranınıza sağanak yağış, kar taneleri yağmaya başlıyor. Ardından da ekranınız donmaya başlıyor, sis efekti yayılıyor. Mousu’unuzun yön tuşlarını kullanarak ‘BUZLU CAM’ ınızı silebilirsiniz ya da DEFROST düğmesine tıklayarak buzları eritin.Hatta o buzlu camlar üzerine benim yaptığım gibi istediğiniz yazıyı da yazın :)

Google’un bu güzel efektinin detaylarını internette araştırırken bunun gibi bir kaç özelliklerinin de olduğunu öğrendim. Aşağıdakıleri Google’ın arama motoruna yazın ve sonuçları görün:

1. LET IT SNOW – gelmiş geçmiş en şaşırtıcı ve müthiş kar yağdırma efekti

2. Google Gravity- Yer çekimine engel olamayan Google sayfa öğelerinin aşağıya düşmesi. İstersek öğeleri oraya buraya fırlatarak can sıkıntımızı da giderebiliriz.

3. Google interaktif grafik yapmayı da öğrenmiş ve böylece geometri ve matematik severlerinin de gönlünü fethetmiş oluyor. Arama motoruna örneğin:

  • 1. Sin(x) – basit bir fonksiyon 


  • 2. x/2, (x/2)^2, ln(x), cos(pi*x/5) – birden çok işlevi fonksiyon 


  • 3. (sqrt(cos(x))*cos(200x)+sqrt(abs(x))-0.7)*(4-x*x)^0.01, sqrt(9-x^2), -sqrt(9-x^2) from -4.5 to 4.5 -- yazarak da KALP şeklindeki grafiği görebilirsiniz :)

4. Z or R Twice veya DO A BARREL ROLL – yazınca arama sayfasının bir kere döndüğünü göreceksiniz.

5. ASKEW veya TİLT – yazınca arama sayfanın bir yana hafif kaydığını görebilirsiniz.

6. What is the loneliest number?  – sorusu sorulduğunda cevabı Google Hesap makinesi size 1 olarak gösterecektir.

Tabiiki de Dev Google bununla sınırlanmayacak ve 2012de bizleri daha fazla sürprizlerle şaşırtamaya devam edecek gibi gözüküyor.

Bazen

Sözler kime ait, kim  yazmış bilmiyorum ama yıllar önce çok anlamlı bir şiir-video izlemiştim. Ve her zaman yaptığım gibi: beğendiğim o şiir sözleri kendi arşivime eklemiştim. Şimdi de arşivimden çıkarıp sizlerle paylaşmanın zamanı geldi. Kişisel gelişim üzerine yazılmış metin ve dünya çapında ödül almış yapıt- resimlerden oluşan bu harika videoyu umarım sizlerde beğeneceksiniz. 

Bazen her şey sadece görünüşten ibarettir.
Bazen hergün başka biri olmak ister ve onun maskesiyle sokağa çıkarız.
Bazen eksiklerimizin içinde umutlarımızı yeşertiriz.
Bazen her şeye rağmen umudumuzu kaybetmeyiz.
Bazen elimizdekinin farkında olmayıp boşuna eziyet çekeriz.
Bazen herkesin gördüğünden farklı bir şey görürüz.
Bazen terkedilmiş hissederiz.
Bazen yaşama sımsıkı yanımızı reddederiz.
Bazen insanlar çoktan bizim için felaket senaryolarını hazırlamıştır.
Bazen hayat karmaşık ve içinden çıkılmaz bir denklem gibi gelir.
Bazen hiç ummadığımız dostlardır yardımımıza koşan ya da bizi hiç unutmayan
Bazen başarı en zor şartlarda ve savaşlardan sonra gelir.
Bazen bilgi bizi çağırır,biz ona gitmek istemesek de.
Bazen yanlış kararlar felaketle sonuçlanır.
Bazen imkansızlıklar içinde yaratıcı olmak gerekir.
Bazen ne yaparsan yap hiçbir şey değişmiyormuş gibi gelir...
İşin sırrı aslında kendini nasıl gördüğündedir...


15 Aralık 2011 Perşembe

Her Şey Beyinde Başlar

Bu aralar ne ders, ne yemek, ne de sevdiğim o kitaplar ilgimi çekiyor. Resmen kendimi bi yürüyen hayalet gibi hissediyorum... Hastalandım evet, ama bu işin fiziksel kısmı. Haa bi de manevi kısım... Sanırsam ikisi de bir arada olunca daha fena oluyor. Neyse ben gene her zamanki gibi Beynimi kandırmaya, kendimi yeni
şeylere vermeye devam ediim. 
Bu final sınavları, okul işleri bi bitse de en azından sevdiklerimi, Ailemi görsem bi rahatlasam :( Sevdiklerim uzakta olunca bu iş daha da zorlaşıyor... 


Kırgız Sanatçısı Aktan İsabaev den benim çokça sevdiğim bir Küü (Ezgi).Adı da Esimde yani Aklımda

13 Aralık 2011 Salı


Çığlık çığlığa ana rahminden doğan her faninin gelecekte büyük işler başaracağına dair idealler de doğuyor.
Çocukken mahalle çocuklarıyla en coşkulu ve en uzun süreli oyunlar oynama isteği, gençken de sınıftakı o en iyi çocuğu/kızı sevmek , en heyecanlı olayların içinde kendilerini kanıtlama isteği. Zamanla en iyi üniversite mezunu olmak, en iyi işi kurmak yada çalışmak, ve beyinlerinde oluşan ‘O’ idealini bulmak ve hayatının geri kalan kısmını onunla sürdürme isteği. Olgunlaşınca en iyi düğünle evlenmek, en zeki çocuklar yapmak, çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek, onları hep başarılı görmek, en güzel ev yapmak, en yüksek gelir sağlamak… yani bunlar böyle sürer gider…

Her insanın hayat İdealleri En lerle doludur. Ve tabiiki de bu idealler hayat arzusunun temelidir, bu temelde bizi ayakta tutan, gelişmemizi sağlayan amaç önemli bir faktörüdür. İşte bu doğrultularla yaşayan ya da henüz yaşamamış ve yaşayacak olan insanın hayatının herhangi bir döneminde beklenmedik bir anda Kara şimşekler çakar ve her şey siyaha boyanır. Artık hiçbir şey hayalindeki gibi olamaz. Her şeyin üstüne kara çizgiler atılır. EN lerin yerini Keşkeler alır. Yapabileceklerinden çok Yapamayacaklarına odaklanır artık. Geleceği Aydınlık iken, artık hep Karanlık olacaktır. Neticesinde bir çaresizlik oluşur, mecburiyetten boyun eğen herşeyi kabullenme çaresizliği…

Hayat bu, kimse yarının bize ne getireceğini bilemez. Ya imkanın varken elindekileri değerlendireceksin ya da her şey elinden gidince dizini döveceksin. Yani kısacası, Farkına varacaksın hayatın. Sabah uyanınca Güneşin ilk ışıklarını GÖREBİLMENİN, yağmur sonrası yer toprak kokusunu ALABILMENİN, sevdiklerine senin için ne kadar değerli olduğunu ve sevdiğini SÖYLEYEBİLMENİN, anne-babana sıkıca SARILABİLMEK, çimenlerin üstünde yalın ayak Yürüyebilmek, kuş seslerinin yarattığı o müthiş semfoni seslerini DUYABİLMENİN ve arkadaşlarınla aynı şeyi komik bulup aynı anda kahkaha atabilmenin FARKINA VARMAK.